Cinli hasta tedavisi
Cinli hastalarla uğraşmak ayrı bir meziyet. Cinlerin rahatsız ettikleri hastalar için gecikmeden çaresine bakmak gerekmektedir. Çünkü bu rahatsızlıklar geciktikçe başka kastalıklarada çevirebilmektedir. Böule hastalar için bizleri arayabilriniz. Otuz yılı aşkın süredir başarılı bir şekilde yardımcı olmaya devam ediyoruz.
Ayrıca bu hastaların okumaları gereken bazı dualarıda buraya ekleyeceğiz.
Cinler gözle görülmeyen ruhanî varlıklardır. Cinleri ancak çarpılan, onlarla rahatsızlık geçiren insanlar görebilirler. Onlarda gerçek hallerinde değil ya insan yada çeşitli hayvanlar şeklinde görürler.
Cinlerinde erkek ve dişileri vardır. Onlarda yer ve içerler, ürerler ve her canlı mahluk gibi ölürler. Akıl ve irade sahibidirler. Onlar da insanlar gibi emir ve yasaklara uymak Allah’a ibadet etmek için yaratılmışlardır. Kuran da Allah ”Ben insanları da cinleri de ancak bana ibadet etsinler diye yarattım” buyurmaktadır. İnsanların Peygamberleri onlarında peygamberleridir. Cennetle de nimetlendirilecekleri olduğu gibi Cehennemle de azablandırılacak olanları vardır. Kafir cinler insanların zayıf anlarını beklerler ve bu anda insanın zihnine girmeye çalışırlar.
Bu zayıf anlar ise aşırı korku, aşırı sinir, aşırı yorgunluk aşırı stres, sıkıntı bunalım, aşırı üzüntü, aşırı sevinç vb anlarıdır. Bu anlarda insanın zihnine girmesi insanın onlara çarpılıp yenik düşmesi halidir. insanların sihir büyü yaptığı gibi cinlerde sihir ve büyü yaparlar. Cinlerin durağı yaşadığı başlıca mevki ve mekanlar mezarlıklar, yol kenarları, çöplükler, ağaç dipleri, su kenarları, yıkılmış virane harabe yerler, kur’an okunmayan evlerin tavanları vb yerlerdir. Cinlerin azıkları: Cinlerin başlıca yiyecekleri; kurumuş tezek, kemik parçaları, tuz, ve besmelesiz bırakılan her yiyecek. Bir rivayete göre cinler yemezler sadece koklamakla gıdalanırlar.
Cinlerden bahseden bazı ayetler: Kuranda özel olarak cinlerden bahseden CİN SURESİ vardır.
“De ki: Cinlerden bir topluluğun dinleyip de şöyle söyledikleri bana vahyolunmuştur: ”Gerçekten biz, hârikulâde güzel bir Kuran dinledik. Doğru yola iletiyor, ona iman ettik. Kimseyi Rabbimize asla ortak koşmayacağız. Hakikat şu ki, Rabbimizin şânı çok yücedir. O, ne eş ne de çocuk edinmiştir. Doğrusu bizim beyinsiz olanımız, Allah hakkında pek aşırı yalanlar uyduruyormuş. Halbuki biz, gerek insanlar gerekse cinler Allah hakkında asla yalan söylemezler, sanmıştık. Su da gerçek ki, insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazı kimselere sığınırlardı da, onların taşkınlıklarını arttırırlardı. Onlar da sizin sandığınız gibi, Allah’ın hiç kimseyi tekrar diriltmeyeceğini sanmışlardı. Doğrusu biz, göğü yokladık, fakat onu sert bekçilerle, alevli kıvılcımlarla doldurulmuş bulduk. Halbuki, biz onun bazı kısımlarında dinlemek için oturacak yerler (bulup) oturuyorduk; fakat şimdi kim dinlemek isterse, kendisini gözetleyen bir alev huzmesi buluyor. Bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mi diledi? Gerçekten biz, -kimimiz Sâlih kişiler, kimimiz ise bunlardan aşağıda olmak üzere- türlü türlü yollar tutmuştuk. Şu gerçeği şüphesiz anladık ki, biz yeryüzünde bulunsak da Allah’ı âciz bırakamayacağız, başka yere kaçmakla da elinden kurtulamayacağız. Doğrusu biz, o hidayeti işitince ona iman ettik. Kim Rabbine iman ederse, artık ne bir eksikliğe uğratılmasından ne de haksizlik edilmesinden korkar. İçimizde, teslimiyet gösterenler de var, hak yoldan sapanlar da var. Teslimiyet gösteren kimseler, doğru yolu arayanlardır. Hak yoldan sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuşlardır.” (Cin Suresi 1-15)
“Aldatmak için birbirlerine cazip sözler fısıldayan cin ve insan şeytanlarını her peygambere düşman yaptık. Bu şeytanlar ahirete inanmayanların kalbilerinin o sözlere yönelmesi, ondan hoşnut olması ve kendilerinin isledikleri suçları islemeleri için böyle yaparlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı, sen onları iftiraları ile başbaşa bırak.” (Enam Suresi 112-113)
” Allah hepsini toplayacağı gün, “Ey cin topluluğu! İnsanların çoğunu yoldan çıkardınız” der, insanlardan onlara uymuş olanlar, “Rabbimiz! Bir kısmımız bir kısmımızdan faydalandık ve bize tayin ettiğin surenin sonuna ulaştık” derler. “Cehennem, Allah’ın dilemesine bağlı olarak, temelli kalacağınız durağınız” der. Doğrusu Rabbin hakimdir, bilendir. Zalimlerin bir kısmını, kazandıklarından ötürü diğer bir kısmına böylece musallat ederiz. “Ey cin ve insan topluluğu! Size ayetlerimi anlatan, bugünle karsılaşmamızdan sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?” “Kendi hakkımızda şahidiz” derler. Dünya hayati onları aldattı da inkârcı olduklarına, kendi aleyhlerinde sahihlik ettiler.” (En’am Suresi 128-130)
“Cinleri öz ateşten yarattı. O halde, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?”(Rahman Suresi 15-16)
” Sabah gidişi bir aylık mesafe, aksam dönüşü yine bir aylık mesafe olan rüzgârı da Süleyman’a (onun emrine) verdik ve onun için erimiş bakırı kaynağından sel gibi akıttık. Rabbinin izniyle cinlerden bir kısmı, onun önünde çalışırdı. Onlardan kim emrimizden sapsa, ona alevli azabı tattırırdık. Onlar Süleyman’a kalelerden, heykellerden, havuzlar kadar (geniş) leğenlerden, sabit kazanlardan ne dilerse yaparlardı. Ey Davut ailesi! Şükredin. Kullarımdan şükreden azdır! Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun öldüğünü, ancak değneğini yiyen bir ağaç kurdu gösterdi. (Sonunda yere) yıkılınca anlaşıldı ki cinler gaibi bilselerdi, o küçük düşürücü azap içinde kalmazlardı. ” (Sebe Suresi 12-14)”
“Cinleri öz ateşten yarattı. “
“Cinleri de daha önce zehirli (dumansız yalın) ateşten yaratmıştık.”